25 Nisan 2011 Pazartesi

Salt, Demirören Sayıklamaları..

Salt ilk nerde gördüm duydum hatırlamıyorum.. İnternet gezintilerimde yanımda mutlaka bir defter bulundururum.. Beğendiğim, gezmek, görmek istediğim yerleri; okumak istediğim kitapları, dergileri; dinlemek istediklerimi not alırım.. Cumartesi A ile yemek yerken ne var ne yok diye defterimi çıkarıp Salt'ı hatırlayışım bu huyumdan.. Ve mekanın yemeğimizi yediğimiz yerin tam karşısında konumlanmış olması ise iyi şans:)

Beyoğlu İş Merkezi'ni geçince sağda, geniş girişiyle farketmemeniz mümkün değil.. Açılışı 9 Nisan'da gerçekleşmiş..  Kurucusu Garanti Bankası..

"SALT görsel ve maddi kültürde kritik konuları değerlendirir, deneysel düşünceye ve araştırmaya yönelik yenilikçi programlar geliştirir. Öğrenmeye ve tartışmaya açık bir ortam sağlamayı amaçlar. SALT, ziyaretçilerini ilgi duymaya, eleştirmeye ve iletişim kurmaya teşvik eder." Diyorlar sayfalarında..

Şu ara iki sergiye ev sahipliği yapıyor.. Bunlardan biri "Laboratuvar Ars Viva 2010/2011"

9 Nisan-1 Haziran arası gezebileceğimiz bu sergi hakkında bilgi almak için yukarıya tıklayalım lütfen:)




Bir diğeri ise Hüseyin Bahri Alptekin'in sergisi.. "Ben Bir Stüdyo Sanatçısı Değilim" diyor sanatçı.. Sergisini 7 Ağustos'a kadar gezebilirsiniz..
Ben çok beğendim açıkçası.. Sanırım bir kez daha gezeceğim..
Bunun dışında farklı etkinliklere de yer veriliyor.. Takip etmek için web sitesine, Facebook sayfasına, ya da twitter'a göz atabilirsiniz.. 

Giriş'in ücretsiz olduğunu ve Salı-Cumartesi 12.00-20.00, Pazar günleri ise 10.30-18.00 arası açık olduğunu da hatırlatalım.. Ayrıca sergiler ya da etkinlikler hakkında bilgi almak için salt@saltonline.org adresine mail atabilirsiniz..

Ah  bu arada bir de Demirören AVM sorunu var.. A bana dönüp Demirören'e girelim diyince ürperdim.. Açıldıktan sonra Taksim'e uğramış olmama rağmen inatla girmemiştim.. Ama merak da var.. Hadi dedim gezelim.. 

Estetik kaygıları bir yana bırakalım.. Bana kalırsa İstiklal üzerinde ondan daha kötü görüntülere yol açan binalar var.. Bunu geçelim..

Evet içi pek güzel.. Ama o kadar boğucu ki.. Gap, Twist gibi mağazaların yanında Deichmann gibileri de var.. Klasik bir AVM olarak en üst katta yeme-ime mekanları.. Ama anlamıyorum AVM'ye gideceksem ben niye Taksim'e çıkayım.. Pasajları, ara sokakları gezmek varken neden o boğucu yere tıkılayım.. Beyoğlu'nda yemek yiyebileceğim bir dolu güzel ve özellikle ferah mekan varken ne işim var bir AVM'de??? O kadar gereksiz ve çirkin ki.. Tek güzel tarafı içindeki Virgin Megastore.. Bir de belki girişte ki Sephora.. Dahası yok..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder