Belki gazetelerde okumuşsunuzdur geçen pazartesi Boğaziçi Üniversitesi'ne James Watson, bir seminer vermeye geldi.. Biz de haftalar öncesinden kararlaştırdık gitmeyi.. Boğaziçi Üniversitesi'ni aradık, kişi sayısı aldılar, artar ya da azalırsa habaer vermemizi istediler.. Gayet ciddi yapıyorlar işlerini.. Peki, biz de o buzz gibi havada toplaştık, otobüsümüze doluştuk taaa Gebze'den Boğaziçi'ne yola çıktık.. Varınca ne görelim bir kuyruk var ki ohoooo.. Hadi sıraya doluştuk önce, sonra sırada birini bırakıp bir şeyler atıştırmaya kantine gidelim dedik.. Kantin kapalı.. Çarşı kantin açık ama o da minicik oturacak yer falan yok.. Bir şeyler aldık, iyi kötü ayakta orda burda yemeye çalışıyoruz.. Toplamda 3 masa var.. Biri boşaldı başna üşüştük.. Yeterli sandalyede yok yarımız ayakta yarımız oturmuş yiyoruz.. Derken haber geldi.. İçeri alınmıyormuş artık kimse, salon dolmuş??! Dışarı çıktık, şehir dışından gelmiş bir dolu öğrenci hepsi dışarıda.. Barkovizyon kurulmuş, ses düzeni berbat.. Haydi biraz burdan izleyelim dedik.. Klasik müzik korosu çıktı Watson yerine.. Ama nasıl dayanalım hava buzz gibi.. Otobüse demişiz bizi 4'te al.. Kabus gibi buzz gibi havada otobüsü bekle, yürü, dönmeye çalış.. Boğaziçi bu konuda kötüydü kabul etmeli.. Halbuki ben 2000 yılında Watson'ı Sabancı Üniversitesi'nde dinlemiştim.. Çok başarılı bir organizasyondu doğrusu..
Neyse efendim, bu geziden bana arta kalan bu fotoğraflar.. Boğaziçi kedileri çok arsız:)) Hepsi masalarda, sizin tabaklarınızın içinde.. Ama içlerinden bir bu gönlümü çaldı.. Çok sevdik.. Dayılana dayılana üstünüze yürüyüp miyavlaması var ki aklıma geldikçe gülmekten alamıyorum kendimi.. Böyle pozlar da verdi.. Watson'ı dinleyemedik ama olsun kediler güzel:))
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder