22 Kasım 2011 Salı

Geçen Hafta Noldu?

Beni twitter'dan takip edenleriniz varsa geçen hafta ne kadar sıkıntılı geçti biliyorsunuzdur. Daha önce şu postumda başıma gelen taciz olayından bahsetmiştim. Dava açıldı mı noldu bilmiyordum ve açılmadıysa da peşine düşmek istememiştim. Meğer bir dava açılmış. İlk duruşma üçüncü ayın ikisinde yapılmış. Ama bana tebligat gelmediği için haberim olmamış. İkinci duruşma geçen haftaydı ve benim bundan bir gün önce haberim oldu. O anda yaşadığım şoku anlatamam. Ben mahkemeye gidip o kişiyi görmek istemiyorum ama gitmek zorundasın diyorlar. Henüz avukatım bile yok ve saat 15:00. Koşa koşa dava dosyasını alıp bir avukata gösterdim. Gitme daha sonra gider ifade veririz dedi. Ama öyle kolay olmadı ve 2-3 günü son derece sıkıntılı geçirdim. Ayrıntıları artık önemli değil. 


Bu sırada yanımda olan kişilere ne kadar teşekkür etsem az. Yanımda olan, sıkıntımı dağıtan herkese, sadece ismini bildiğim, twitter üzerinden konuştuğum ama bana her gün gördüğüm pek çok kişiden daha yakın davranan herkese, ayrıca F'ye, G'ye ve S'ye :) çok çok teşekkür ederim. 

14 Kasım 2011 Pazartesi

Uykusuz Günler.


Uykusuz günlere hoşgeldim ben tırtılseverler. Her güzel şeyin bir kusuru vardır misali tatillerin bendeki yan etkisi tatil sonrasındaki çalışma günlerinde çektiğim uykusuzluk oluyor. Sabaha kadar oturup öğlene kadar uyumaya alışmış bünye (O nasıl bünyeyse bu duruma ilk tatil gününden itibaren alışıyor) tatil sonrasında geceleri uyuyamıyor. Ama gece uyuyamasa da sabah yine de kalkıp işe gelmek zorunda olduğundan en fazla 3-4 saat uyuyabiliyor. Hadii uykusuz kaldın eve gidince uyusana. Ama yok gece yine aynı sorun. Uyku bir türlü gelmiyor. 

Dişlerimi fırçalıyorum, pijamalarımı giyiyorum, kremleri sürüyorum, sıcak su torbamı hazırlıyorum, yanıma suyumu alıyorum. Her şey tamam ama bir uyku yok. Sonrası sinir stres. Ama bu defa böyle yapmamaya karar verdim. Uyuyamıyorsam uyumayacağım. Nasılsa yorgun düşünce sızarım. Onun yerine  kalkıp papatya ya da melisa çayı yapmalı (gerçekten sakinleştiriyorlar). O sandviçler çok önemli:) Ve güzel bir kitap (Dikkat gerilim ya da drama olmasın. Kapağını kapatınca üzerinde daha fazla düşünmeyeceğiniz mutluluk veren kitaplardan biri olmalı. Belki bir çiklit). Uyku yoksa da keyfini çıkaralım değil mi? Di:))

13 Kasım 2011 Pazar

Wendy's LookBook

İnternet gezintilerim sırasında harika bir bloga rastladım. WENDY's LOOKBOOK. Tabii postlarının tamamını bir çırpıda okudum. Tarzına bayıldım. Bir de Youtube Kanalı olduğunu görünce oraya da saldırdım. Videolarının büyük çoğunluğu gerçekten çok özenilerek hazırlanmış. İçlerinden en çok beğendiğim, defalarca izlediğim ise "25 Ways to Wear a Scarf in 4.5 Minutes olduHemen bu adrese gidip izleyin derim ben!!! 

8 Kasım 2011 Salı

Ben Geçen Hafta..

1. Ne İzledim?

HİÇBİR ŞEY!!! Geçen hafta hiçbir şey izlemedim, takip ettiğim dizilerin son bölümleri hariç.

2. Ne Okudum?

Şurdan hatırlıyorsunuz değil mi? Okumam gereken bir dolu kitap vardı. Geçen hafta üçünü bitirdim:)

İlki Marian Keyes Tarot ve Çikolata. Çik-Lit romanlarda yeniyim biliyorsunuz. Pasaklı Tanrıça'dan sonra bu okuduğum ikinci çiklit. Eğlenceliydi ama Pasaklı Tanrıça kadar değil. Şimdilik sadece bu kadarını söyleyebilirim.





Haftasonuna 2 kitap sığdırmayı başardım. İkisi de kısa kitaplardı tabii. Biri Chuck Palahniuk "Dövüş Kulübü". Elbet filmini izlemiş ama okumamıştım. Bu zamana kısmetmiş demek. Chuck Palahniuk kitaplarını zaten seviyorum. Hemen heme aynı gün içinde bitirdim. Bir solukta.

Chuck Palahniuk, Dövüş Kulübü, Ayrıntı Yayınları, 181 sf, 15 tl

Son kitap ise yine bir Agatha Christie kitabı. Ölüm Oyunu. Ben aslında bu kitabın filmini izlemiştim. Bunu kitabı okumaya başlar başlamaz hatırladım. Her ne kadar sonunu bilsem de okumayı bırakamadım. Hatta Hercule Poirot olayı çözerken sanki ben d eyeni öğreniyormuşum gibi heyacanlandım. Bu Agatha sevgisi olmalı değil mi?




Agatha Christie, Ölüm Oyunu, Altın Kitaplar, 175 sf, 11 tl

3. Ne Dinledim?

Bu şarkıyı haftanın şarkısı ilan ediyorum:)) 

4. Nerelerdeydim?

Cuma günü alışverişe çıktık. Cumartesi de annemle biraz dolaştık. Olan biten bu. Geçen hafta çok yoğun çalıştık. Aslında kolumu kaldırmaya halim yoktu. Ki kalan kısmı yatarak geçirdim.

5. Neler aldım?


Ne zamandır almak istediğim siyah kaşe bir palto.


Krem rengi bir bluz.


Mango outletden bir şortla, siyah skinny bir pantolon.


Görüldüğü üzere günler boş ve sıkıcı ve tembellikle dolu :)

1 Kasım 2011 Salı

Hoşgeldin Kasım!!


Muzicons.com


Çok çok kötü bir ekim aynını bitirdik. Şükürler olsun bitirdik. Sustuk, üzüldük, öfkelendik, ağladık. Hala canımızı yakıyor terör, deprem. Ve bu ülkede mutlu  bir sabaha uyanmak her geçen gün daha da zorlaşıyor. Bir bakıyorsunuz 13 yaşında bir kıza tecavüz edenler aklanıyor. Biliyorsunuz işte "rızası varmış!!!!"..


Sonra geceleri umutsuzluk dolu giriyoruz yatağa. En azından ben öyleyim. Ama olmuyor böyle de olmuyor. Bu sabah zorlukla uyandım. Hala uykum vardı. Annem bendeydi 1-2 gündür, ben salonda yatıyordum. Yataktan bir çıktım ki hava soğuk. Hazırlanıp evden çıktım. İşe (ya da okula) geldim herkes somurtuyor, söyleniyor. Ben böyle bir yerde çalışıyorum. Herkes sürekli bir şeylerden yakınır. Şikayet eder. Çözüm aramaz, sadece konuşurlar. Ve bu arada da hep somurturlar, hep mutsuzdurlar. Bilgisayarımı açtım, deney öncesi biraz oturayım müzik dinleyeyim diye. İnsan böyle bir yerde ufak çaplı meditasyonu öğreniyor. Onların söylenmelerine kapadım kendimi. Keyfim yerine gelmeye başladı. 


Sürekli şikayet edince hayatın bütün o zorlukları puff diye yokolmuyor değil mi? O zaman ne gerek var bu kadar mutsuzluğa. Bunları onlara söylemedim tabii. Size söylüyorum. Etrafınızda enerjnizi böylesine sömüren tipler varsa siz de benim yaptığımı yapın. Müzik açın, çayınızı alıp dışarı serin havaya çıkın ya da sadece gözlerinizi kapayarak o ortamdan uzaklaşın. Bırakın onlar söylensinler. Bırakın mutsuzluklarıyla boğulsunlar. Siz umut edin. :)


Bu sabah çocuk reyonundan aldığım bu çorabı giydim:) keyfimi yerine getiren biraz o biraz da postun başındaki şarkıdır:)