31 Mayıs 2011 Salı

Antepliyk 1...

Şimdi mi yazıyorsun, 1 ay oldu döneli, yok artık demeyin lütfen.. Bilinmez neden, bir tembellik gelmiş üstüme gitmiyor..




Neyse efenim haydi Antep seyahatimiz nasıldı bir bakalım.. Bir cuma akşamı yola çıktık.. İstanbulu pürneşe geride bırakırken uçaktakileri bezdirecek kadar çok konuşmuşuzdur sanırım.. Hatta yolculuğun sonlarna doğru benim lenslerimden biri gözümü terketti.. Bunun üzerine ben elimde lens napsam derken tükürükle dedi S.. Bende lensi tuttum ağzıma attım:))) Bu son olayla uçaktakileri deliliğimize kesin inandırıp kıkır kıkır indik ve Havaş'ı bulduk.. O ne şans ki tam öğretmen evinin önünde indik:))


Evet biz öğretmen evinde kaldık.. Sizlere de bu tarz gezilerde, gittiğiniz şehrin öğretmen evinde kalmanızı tavsiye ederim.. Bir kere ucuz.. Biz kamu personeli olarak öğretmenlerden biraz fazla, sivillerden ise biraz az ödeme yaptık.. Şöyle, 3 gece için kahvaltı dahil 82 lira ödedik:)) İkinci olarak temizdi çok.. Evet eski, evet lüks değil.. Ama temiz olması her şeyden önemli bence.. Fiyat bilgisi ve diğer merak ettikleriniz için TIK TIK.. Vee fikir vermesi açısından bir kaç resim...


 Restaurant..


 İlk gün odamızdan manzara böyleydi.. Sonra bizi başka bir odaya aldılar:)


 Banyo en önemlisi bence..


 Bahçe.. Kahvaltılarımızı hep bahçede yaptık.. Hava süperdi..


Ve oda..


Evet ilk akşam odaya girmemizle çıkmamız bir oldu.. Hemen öğretmenevinin dibindeki "Yeşilsu" adında cafe tipli yeri keşfettik.. Buranın da fotoğrafını çekmemişiz diğer pek çok yer gibi.. O kadar kendimizden geçip mest olduk ki genelde fotoğraf çekmeyi unuttuk.. :( Sıradan bir kafe belki, ama porsiyonlar büyük ve her şey son derece lezzetliydi..


Evett neyse o gece çok fazla uyumamış olmamıza rağmen son derece enerjik kalktık yataklarımızdan.. Hava harikaydı.. Biz de son hızla hazırlanıp kahvaltıya indik.. Bahçede temiz havada yaptığımız kahvaltıdan sonra bölümden hemşerim olan V'nin verdiği bilgilere biraz navigasyon biraz da amca, teyze yardımı ekleyerek dolaşmaya başladık..


İlk durağımız Kale oldu.. Kaleye giriş öğrenciyseniz 50 kuruş yoksa 1 tl:)) Aksini belirtmezsem eğer her yeri bu fiyatlara gezdiğimizi söylemeliyim..Antep'te müzecilik anlayışı çok gelişmiş.. İstisnasız gezdiğimiz her yer çok özenliydi.. Öyle iki parça bir şey koyup müze diye yutturmuyorlar.. Kale'de Kurtuluş Savaşı'nın panoraması sergileniyor birbirinden iyi hazırlanmış heykeller ve bir belgeselle..


Daha içeriye girmeden bizim gözlerimiz dolmaya başladı..


Sonra içeri girdik ve belgeseli izlemeye başladık.. Herhalde bir yarım saat ayakta, başından ayrılamadan, sıkılmadan ve ağlaya ağlaya izledik.. Antep halkının çoluk cocuk, kadın erkek, yaşlı genç hep beraber, yardım almaksızın kendi kendilerine özgürlüklerini nasıl savunduklarını öğrendikçe siz de tutamazsınız kendinizi eminim.. Evet maalesef yardım ulaştırılamamış Anteplilere.. Bir yerde gözden çıkarılmışlar.. Onlarsa nüfusun üçte birinin şehit olması pahasına savunmuşlar topraklarını..


Belki bu yüzden Antep'te her yerde bir anıt var.. Onlar için belki bir parça daha önemli o yıllar ve yaşananlar.. Hiçbirimizin sahip olmadığı bir duyarlılığa sahipler..


Gözlerimizdeki yaşları sile sile çıktık oradan ve hemen yakındaki "Emine Göğüş Mutfak Sanatları Müzesi"ne geçtik.. Göğüş ailesi belli ki Antep'in en köklü ailelerinden.. Bu harika ev de müzeye dönüştürülmüş.. Çok güzel olmuş.. 



İçine küçük bir de kafe  yapmışlar.. Burada da yine bir gösterim.. Bu defa Antep Mutfağı belgeseli.. Soluklanırken "Menegiç*" kahvelerimizi içip, belgeseli izledik.. Duvarda ise Antep Mutfağı ile ilgili yerli yabancı pek çok gurmenin yorumlarına yer verilmiş.. Otururken otururken gözümüz döndü.. Acıktık diye bir hışım kalktık oradan:))

Yemeğe gitmeden önce hadi şu cam müzesine de uğrayalım dedik.. Çünkü o da kalenin dibindeydi.. Uğramadan geçmek istemedik.. Müzeyi gezdikten sonra içerideki cam atölyesine geçip bir cam boncuk nasıl yapılırmış öğrendik..



Ve ben ilk alışverişimi burdan bir kolye alarak yaptım:)))



Ve artık yemek yemeliyiz diye bir yer aranırken yağmura yakalandık.. Sırılsıklam olarak öğretmen evine döndük.. Saat öğleni çoktan geçmiş ve biz çok çok acıkmıştık.. Üstelik sıçan gibiydik.. Evet S ve I acaba bu durumda ne yaptılar?? Karınlarını doyurabildiler mi?? Günün geri kalanı nasıl geçti?? Hepsinin cevabı bir sonraki postta:)))


*Menengiç kahvesi yabani/aşılanmamış antep fıstığından yapılıyor.. Sütle pişirildiğinde çok güzel bir içimi var.. Faydaları ise saymakla bitmeyecek gibi.. Öksürük kesme, nefes açma, ayak terlemelerini önleme vs. vs.. İstanbul'da satılıyor mısır çarşısında görmüştüm ben.. Kavanoz kavanoz alıp tüketmeli.. Yapımını iyi öğrenmeli yalnız:))

17 Mayıs 2011 Salı

Ben geçen hafta...

Geçen hafta "Ben geçen hafta.." postu yapamadığım için bu hafta iki haftalık olacak:) Hadi başlayalım hemen..

1. Ne Okudum?

Açıkçası son iki haftadır bitirdiğim herhangi bir kitap olmadı.. Benimle sürünen toplamda 4 kitap var ama bitirdiğim yok.. Sanırım bir süre böyle olabilir..

2. Ne izledim?

Haydaaa!!! House ve Gossip Girl'ün son bölümleri dışında pek birşey izlemedim.. Fringe'e 1-2 bölüm devam ettim.. Bir Peter Sellers filmi izledim.. 

Ben hayranım Peter Sellers'a.. Her rolün altından ustalıkla kalkan bir oyuncu.. Yeni dönemden Jim Carrey'de bazen ona ait izlere rastlıyorum.. Ama sanırım yeri doldurulamayacak.. Bu filmde kötü adamı oynamış.. Ama o kadar doğal, güzel, sade bir oyunculuğu var ki kuşkusuz inandırıyor kötülüğüne.. 



Bu filmi 1960'da çekmiş.. Bulabilirseniz mutlaka izleyin.. Çok şey beklemeyin ama iyi bir oyunculuk göreceğinizden şüpheniz olmasın..

Haa bir de Karayip Korsanları meselesi var.. Malum dördüncüsü geliyor.. Ama A hiçbirini izlememiş.. Nasıl olur??? Şimdi ben de hepsini tekrar izliyorum onunla.. Bir Johnny Depp hayranı olarak hiç zor olmuyor tabii :))) Ayrıca üçüncüsünü izlediğimizde (çok eskiden yani) dördüncüsü gelecek bu filmin lafıma hayatta dördüncüyü çekmezler artık diyenlere de burdan "hah" demek istiyorum..:))


Kadın ya da erkek sevmeyen, beğenmeyen var mı????

3. Ne dinledim/dinliyorum?

Ofis arkadaşım sayesinde chanson dinliyorum bolca:)) Memnunum da:)) Tıklayın, sıradan dinleyin... Yanına iyi bir kitap güzel gider.. 

4. Nereyi gezdim?

Ohoooo.. Antep'in altını üstüne getirdik.. Zeugma, Kale, Mutfak Sanatları Müzesi, Bakırcılar Çarşısı, Kastel, Hayvanat Bahçesi, Botanik Bahçesi, Gözlem Evi vs. vs... Bunlardan tek tek bahsedeceğim, telaş yok:)

Bunun dışında geçen hafta Yeditepe Üniversitesi'nde Duman konserine gittik.. Bahar şenliği ama o zaman hala bahar yoktu.. (Gerçi yine yok, doğrudan yaza geçtik).. Ve biz donduk.. Ben en azından dondum.. Bakıyorum gençler t-shirtle ben paltoyla:)) Bir de içki yasağı meselesi var.. Koskoca adam olmuşlar içkilerine karışılıyor.. Hem de boşuna.. Yine sokup içiyor, içmek isteyen.. Gençlik durdurulamaz:))

Ve son olarak Pazar günü Çengelköy'de lisanstan arkadaşlarla buluştuk.. Yıllar var görmemişiz birbirimizi.. Ne güzel oldu.. Çok eğlendik, konuştuk, dedikodu yaptık, geçmişi andık, bolca güldük.. Ama gittiğimiz mekan beni o kadar mutlu etmedi.. Erbap Kafe.. Duymuşsunuz ya da gitmişsinizdir mutlaka.. Çınar altının dibi.. Manzara da süper ama onun dışında öyle ahım şahım bir açık büfe beklememek gerek.. Eh bizim gözümüz özlemden başka şey görmedi de keyifli geçti:))

5. Takıldığım Yemek/İçecek?

Antep'teydim diyorum anlamıyor musunuz??? :)) Kebaplar, katmerler, içli köfteler, çiğ köfteler, kuru baklavalar, kahkeler:)) Saymakla bitmez.. Beni anılarımla baş başa bırakın..

6. Haftanın mutlu edenleri?

Memleketi görmek, gezmek, hasret gidermek, insanlarının güzelliği.. Lezzet delisi olmak.. İçimi ısıtan güneş.. İnternet sansürüne karşı yapılan yürüyüş.. Eski arkadaşları görmek, hayatlarına bir yerden yeniden karışmak..

7. Haftanın gıcık edenleri?

Konuşmaya gerek yok.. Yasaklara dayanamıyorum.. Yasak ne demek ya?? Kime, neyi, neden yasaklıyorsun.. Kendini artık ne sanıyorsun?

8. Neler aldım?

Antep'ten ellerim kollarım dolu döndüm:)) Yemeni, takı, baklava, peynir, hediyelik ıvır zıvır, salça:))) Hatta 2 kilo da çağla aldım..:))

9. Ne de aklım kaldı?

Memleketimde:(( Dönmek istemedim hiç.. Elimden gelse şehri bavuluma doldurup getirirdim.. 

10. Bu hafta neler yapmalı??

Sürünen kitapları kurtarmalı, sıradaki filmler izlenmeli, Karaköy'deki kağıtevi gezilmeli... Gördüğünüz üzere işim çok tırtılseverler, şimdilik öpüldünüz:)))

6 Mayıs 2011 Cuma

Yolculuk nereye hemşerim??

Bu sevgili fotoğrafta gördüğünüz şey "Katmer".. Bir pazar sabahı uyanınca pek sevgili bir arkadaşımızın attığı maille karşılaşmıştım..  Bu son derece iyi niyetli (!!) arkadaş bize yediği katmerin fotosunu göndermiş.. Ben de ona yollamazsam:)))

Biz bu akşam küçük bir haftasonu tatili için S ile beraber Antep'e gidiyoruz.. Ben aslında Antep'liyim.. Ancak hayatım boyu sadece iki kere gidebildim memleketime.. Birini hayal meyal hatırlıyorum diğerinde ise 11-12 yaşlarındaydım ama yine de her şey sisli puslu.. Şimdi bu gezi bahanesiyle memleket hasreti gidereceğim.. Ama daha önemlisi müzeydi cam atölyesiydi gezip, kebaptı baklavaydı tıkınmayı düşünüyorum:))) 

Bol fotoğraflı Antep gezisi yazıları dönüşte bu sayfalarda:)))))

4 Mayıs 2011 Çarşamba

Ben Geçen Hafta..

1. Ne Okudum?


Yusuf Atılgan'ın Aylak Adam'ını okudum.. Derin bir ah çektirir bu kitap adama.. Tembel değil aylak o.. Aylaklığı herkes beceremez.. Başlı başına zor bir iştir.. Zengin değil hem paralı.. Adı C. Sadece C. Bir de B. var hep oralarda, yakında.. Onların dışındaki herkesin ismi var.. Ayşe, Güler, Garson.. Okudukça okumak istiyor insan.. Ben kütüphaaneden alıp okudum ya ilk gördüğüm YKY'den alacağım kendisini.. 


"Yarın!" dedi. Yarın ne olacak? Sevgi dedikleri bu iç karışıklığı, bu özlem mi yoksa? Üzgünüm. Haydi uzat ellerini, somurttuğum zamanlar yaptığın gibi, alnımı tutup ger de güleyim.

" İşte yirminci yüzyıl bu! Asfalta kusmak!"

"Yüzüne baktıkca ona sarılmaktan çekiniyordu. İçini böyle çırılçıplak açan birinin, artık bunları gören insanı sevemeyecegini sanıyordu. 'Beni bırakırsa, bunları anlattığı için bırakacak' diye düşündü".

"Dünyada hepimiz sallantılı, korkuluksuz bir köprüde yürür gibiyiz. Tutunacak bir şey olmadı mı insan yuvarlanır. Tramvaylardaki tutamaklar gibi. Uzanır tutunurlar. Kimi zenginliğine tutunur; kimi müdürlüğüne; kimi işine, sanatına. Çocuklarına tutunanlar vardır. Herkes kendi tutamağının en iyi, en yüksek olduğuna inanır. Gülünçlüğünü fark etmez."

"Kelimelere herkes kendine göre bir anlam,bir değer veriyor galiba.Bu değerler aynı olmadıkça iki kişi iki ayrı dili konuşuyorlarmış gibi olmuyor mu?"

"Dış kapıyı çarpıp çıktığı sokak tenhaydı. Şehirdekilerin çoğu şimdi ya yataklarında ya da yataklarına yakındılar. Caddeye doğru yürüyordu. Karşıdan gelen bir kadın onun uzağından dolaştı. Arkasından gitmedi. Biliyordu. Yanından hızla geçen taksiye baktı. İçinde oturan kadınla erkek sanki iki mankendiler. "Neden? Neden böylesiniz?" Olanla yetinerek, aramadan düşünmeden yaşanılsın diye yaratılmış bir dünyada yalnızdı. Sırtı kaşınıyordu. Eve gidip yıkanacaktı."

"Böyle içten yalnız çocuklar gülebilir. Bir de deliler... Eskiden başımı bu bacaklara yatırmıştım." 

Bunları kurtarmanın yolunu biliyorum. Kocaman sinemalar yapmalı. Bir gün dünyada yaşayanların tümünü sokmalı bunlara. İyi bir film görsünler. Sokağa hep birden çıksınlar. 

Aylak Adam, Yusuf Atılgan, YKY Yayınları, 8,5 TL

Bir not; Sakın ha romantik, lirik bir kitap sanıp aldanmayın.. Son derece gerçekçi, postmodern bir roman okumaya hazırlanın:)

2. Ne İzledim?

Bu hafta her telden film izledim..

2007 yapımı.. Imdb puanı 5.8/10.. Sıkıntılı bir akşamda izleyip canınızı biraz daha sıkabilirsinz.. Çok kötü değil ama toparlanamamış bir hikayesi var.. Jane Fonda, Georgia rolünde çok iyi..

2009 yapımı bir film.. Üstelik imdb puanı 7.9/10.. Georgia Rule çok daha iyi bir film buna göre.. Demek ki neymiş imdb puanlarına aldanmayacakmışız:) Ama vakit geçirmek için bile izlemeye değmez bana kalırsa.. 


Yakışıklı (!) bir adamla güzel (!) bir kadını hangi filme koysak izlenir yanlış bir mantık.. 2010 yapımı filmin imdb puanı 6.3/10 ve ben ilk sahnesinden itibaren sıkılmaya başladım.. Bitse de yatsam diye diye, oflaya puflaya izledim.. 


Ben maymun iştahlı biriyim.. Her şeyi okuyayım, her filmi izleyeyim.. Ama gerçekten sevdiğim film, yerimden kalkmadan izleyebildiğim filmdir.. Çünkü konsantrasyon sorunum var ve bir filmi oturup başından sonuna kadar bir solukta izlemem çok zor.. Ya örgü örmeliyim ya sinemada olmalıyım.. Roman Holiday benim bir solukta izlediğim filmlerden.. 2., 3. kez de izleyebilirim.. Audrey Hepburn hayranıyım zaten.. Kısaca doyamadım.. 1953 yapımı film Hepburn'ün ilk başrolü ve bu filmle en iyi kadın oyuncu Oscar'ını da almış.. Filmin imdb puanı 8.1/10..   


İzlememiştim daha önce.. 2002 yapımı eğlenceli, komik.. Gerçekten güldürüyor..Imdb puanı 5.8/10 ama keyifli zaman geçirmek için ideal.. 



3. Ne dinledim/dinliyorum?

Maroon 5 bu hafta en çok takıldığım grup oldu.. 

I don't mind spending everyday
Out on your corner in the pouring rain
Look for the girl with the broken smile
Ask her if she wants to stay awhile
And she will be loved
She will be loved

4. Nereyi gezdim?
Hiçbir yeri gezmedim açıkçası.. Haftasonunu evden çıkmadan geçirdim.. İyice dinlendim:))



5. Takıldığım yemek?

Mücver.. Nasıl canım istedi bütün hafta.. Sonunda annem geldi bana mücver yaptı.. Çatlayana kadar da yedim:)



6. Takıldığım içecek?

Melisa çayı.. Yemeği fazla kaçırıp da mide ağrıları, rahatsızlıkları başladı mı melisa çayı imdadıma koştu her seferinde..

7. Beni çok mutlu eden şey?

Cumartesi akşamüstü yaptığımız market alışverişi.. Süper bir hava, akşam güneşi, üste öylesine geçirilmiş şeyler, aylaklık, yürüyüş, onu mu pişirsek bunu mu muhabbetleri..

8. Nelere sıkıldım/kızdım?


Güneşe kızdım.. Bir görünüp bir kaybolmasına sıkıldım.. Yasaklardan bıktım.. Kitaplar, heykeller, yurtdışı alışverişleri, internet.. Yasaklar diye bir oyunu vardı Zeki-Metin'in.. Tekrar izlemenin zamanı biraz olsun neşelenmek için..

9. Ne aldım?

Bir kapri, bir elbise, bolca takı, ayakkabı.. Aldıklarım postu için tık tık!!

10. Nede aklım kaldı?

Ah o karpuz küpeler aaaahhh!! Kendileri Atlas pasajında ikamet etmekte ve fiyatları gayet uygun.. F bana aldırmadı.. Aklım takıldı.. 

Bir de Pera Müzesi'nde ki yen sergilerde aklım kaldı.. Acil gidilmeli:)