Bit Pazarı:)
Geçen postumda söylediğim gibi, harika bir pazar günü bit pazarına gittik.. Ben yerini bile bilmiyordum, ama taa liseden sevgili arkadaşım "S" müdavimlerinden.. Biliyorum, fırsat buldukça gidiyor ve çanta topluyor.. Ben de sürekli dır dır ediyorum.. Beni de götür beni de diye.. O zaten gidiyor da ben erken uyanmayı başarıp ona katılamadım.. Bu defa öyle olmadı.. Saatler kuruldu.. Herkes alarma geçti.. Ve ben başardım:) Sabah 9 da Taksim'deydim:)
Aslında koştura koştura yetiştim ama olsun.. Yine de S benden sonra geldi.. Düşünün arada kahvaltı için simit bile aldım.. Neden bu kadar erken gidilmeli.. Çünkü öğlene kadar iyi parçalar satılıyor.. Özellikle antikacılar, ikinci el kıyafet vs satanlar resmen yağmalıyorlar pazarı.. Onlardan önce davranmalısınız..
Neyse koştura koştura indik Dolapdere'ye.. Bir anda kendimizi kaybettik.. Öyle çok şey var ki.. İlk seferde gözünüzden pek çok şey kaçabilir.. İkinci bir tur atmak lazım vakit varsa..
Malesef o günün fotoğrafları yok.. Bir sonraki sefere:) Ama aldıklarım burdalar..
Bu çantayı 2 liraya aldım.. Büyük gözüküyor olsa da içine pek bişi almıyor..
Şu aşağıda gördüğünüz şahane 10 lira.. 15 dendi kendisi için önce ama bit pazarında pazarlık şart.. Giderseniz ilk söyledikleri fiyata mırın kırın etmeniz bir zorunluluk:) Ne zamandır böyle bir sırt çantası istiyordum.. Harika oldu..
Yukardaki kemeri belki birgün kullanırım diye aldım.. 1 lira:)
Ben kutu delisiyim.. Bütün pazarda hep kutulara kaydı gözüm.. İki tane aldım.. Tanesi 2 liradan.. Henüz içlerine ne koyarım bilemiyorum..
Bir de gramofon beğendim.. 150 liraydı.. Onu da alacağım mutlaka.. S'nin aklı da 1946 yapımı bir dikiş makinasında kaldı.. 80 liraydı.. Çok orijinal bir şeydi.. Bunlar da artık bir sonraki gidişimize.. Vaktiniz olursa ve bir pazar sabahı erken kalkmayı göze alabilirseniz gidin gezin derim.. Bir şey almasanız da eğleneceğiniz kesin..
Bir kaç ufak tüyo.. Asla ilk söylenen fiyata aldanmayın.. Mutlaka ama mutlaka pazarlık edin.. Sadece "kaça verirsin?" demeniz bile yeterli.. 5 lira dedilerse 3'e indireceklerinden emin olun:)
İtiş kakışı göze alın.. Pazar geziyorsunuz sonuçta..
Bunlar gözünüzü korkutmasın.. Eğlenmenize bakın:))
Süperrr bayıldım hepsinee :) nerde bu pazar beni de götür :) çantalara özellikle hasta oldum yaa! kutuların da çok şirin ,kemerin de :)
YanıtlaSilgüle güle kullan canım :)
saol canım.. dolapderede.. istediğin pazar götürürüm gezeriz..:))
YanıtlaSilbit pazarları çok acayip yerler ya, romansı bir havası oluyor, insanda sebebini kestiremediği bir nostalji duygusu uyandırıyor
YanıtlaSilben en çok kemerini beğendim
kutuya gelince; everybody has a box (chris nolan- following)
evet doğru.. ben her şeye dokunayım istiyorum.. eşyaların hikayelerine takılıyorum.. şimdi elimdeki çantanın mesela; nasıl yırtılmış ceplerinden biri, fermuarı nasıl çıkmış, sahibi ne yaparmış, nelere tanık olmuş merak ediyorum deli gibi..
YanıtlaSilkutuya gelince:))) süper film.. tam yerine denk geldi:)
YanıtlaSilevet işte bu dediğine ben de bayılıyorum, eski, kullanılmış eşyaların arasında insan kendini farklı bir hayatta gibi hissediyor, etrafındaki eşyaların tanıklık ettiği hüzünleri,mutlulukları,kederleri, heyecanları kestiremese de hissedebiliyor, bu kişinin bambaşka bir hayata tanıklık etmesini sağlıyor ve hepimizin istediği o bambaşka bir hayatı başka biri olarak ama başka bir zamanda yaşama isteğimizi bir nebze olsun yerine getirmiş gibi hissetmemizi sağlıyor, eski eşyaların arasında pineklerken sonunda o sigara içen kederli adam olabiliyorum, pijamalarıyla kaygısızca televizyon izleyen adam olabiliyorum, herşeyi saat gibi işlek bir şekilde yerine getiren sorumluluk sahibi biri gibi olabiliyorum.
YanıtlaSilbaşkasınını hayatına tanıklık ettiğimizde bize gözüken kısım şöyledir; doğru yanlış kararlar vererek yaşayan fakat pişmanlık ya da keder hissetmeyen biri. hayat ona ne kadar kolay, hiç benim boğuştuğum karmaşık duygularla ve derin kederlerle örülü problemleri yok, sadece aptallar mutlu olabilirmiş ve bu da o mutlu aptallardan ama bu dingin ruh hali ve yüzeysel yaşam buna değer, keşke ben o hayatı yaşayabilsem ama başka bir zamanda başka biri olarak
çok güzel.. bazen oyun oynuyorum ben.. başka biri oluyorum.. gerçekten oluyorum ama.. beni tanımayan insanların arasında, sokaklarda dolaşıyorum.. tavırlarım, davranışlarım değişiyor kimsem artık o gün.. başka biri gibi alıyorum gazetemi, kahvemi başka biri gibi ısmarlıyorum.. bazen daha nazik oluyorum, kimi de daha kaba.. ama mutlaka daha özgür hissediyorum kendimi.. hatta bazen o karakterlerin arasında kendimi buluyorum.. şaşırıyorum..
YanıtlaSilya ırmakcım .. herzamanki gibi süper şeylere doğru çekilme gücün var .. özellikle ilk aldığın çantaya bayıldım ...
YanıtlaSiladsız kim oluyor deme canım .. üşendiğim için henüz bi hesabım yok
YanıtlaSilebru
Canım sana blog ödülü gönderdim,benim bloga bakarsın :)
YanıtlaSiltam bana göreymiş bu bit pazarı.keşke istanbulda olsam, her hafta giderdim.ankarada var mı bilmiyorum.bu arada aldıklarının tümüne bayıldım.güle güle kullan..
YanıtlaSilebrucum teşekkür ederim çok.. Ben de bayılmana bayıldım:)Bir hesap açıver canım o kadar zaman almaz:)(gmail kullanıyorsan hesabın var demektir zaten:)
YanıtlaSilBeija vintage teşekkür ederim.. Bir araştır mutlaka vardır.. O zaman şenlik başlasın:)
her yerde bir tür bitpazarı mutlaka vardır
YanıtlaSilNe guzel ya..ben bit pazarinda boyle guzel seyler satildigini bilmiyordum:)
YanıtlaSilyengem giderdi ve boyle antika seyler alirdi cok hos seyler..eski yazma kitaplar vs..
Burada ikinci el cok revacta.buraya geldigimden beri eski seyler kullanilmis seyler daha dikkatimi cekiyor.
keşke burada da o kadar popüler olsa bit pazarları:((
YanıtlaSilnihalasli aslında en güzeli aldığın her neyse genelde benzersiz olması.. kimbilir kaç yılından kalmış.. hepsi tek.. satıldı mı başka yok:)
merhaba, bu fotograflar sohbetler 3 yıl önce olmuş ama , ben o kahverengi cantayı cok begendim aynısından banada bulma sansınız var mı? umarım hala blogunuzu kullanıyorsunuzdurr :((
YanıtlaSil